Kenevir mi öldürür, kullanan mı?
Kenevir araştırmaları, faydaları, tehlikeleri..
1925 yılına kadar bir çok ülkede yasal olan Kenevir, neden yasaklandı?
Halk arasında esrar olarak da bilinen kenevirin, geçtiğimiz yıllara kadar uyuşturucu bir bitki olduğu ve yetiştirilmesi bile çok ülke yasaklarken, son yıllarda gerçekleştirilen araştırmalarla bu yasaklar tek tek kırılmaya, hatta bazı ülkelerde yetiştirilmesi serbest hale gelmeye başladı… Peki bunca zaman zararlı olarak bildiğimiz kenevire ne oldu da günümüzde yararlı hale gelmeye başladı?
Araştırmalar neyi gösteriyor?
Bunca zaman yanıldık mı yoksa?
Yasaklarla Kenevir
Kenevirin araştırılmasının birçok sebebi var. Kenevirin özgürce yetiştirilmesi bir zamanlar dünyanın birçok yerinde serbest iken, 1925’teki Cenevre’de düzenlenen Milletler Cemiyeti (şimdi Birleşmiş Milletler) konferansında Türkiye ve Mısır’ın öncülüğünde tüm dünyada yasaklı maddeler arasına girmesi sağlandı. Kenevir dünyanın birçok ülkesi tarafından yasadışı madde olarak belirlendi ve üretimi yasaklandı. Yasaklardan önce araştırmacılar kenevirin içindeki kanabinoidleri ayrıştırarak, nöbet ve diğer nörolojik bozukluklar gibi rahatsızlıkların etkilerini hafifletmek, kronik ağrıları azaltmak ve tedavi etmek için çeşitli türler geliştirerek testlerde kullanıp tedavi yöntemleri geliştirdiler.
ABD’de kenevirin yasadışı kabul edilmesinin ise Meksika Devrimi ile bağlantılı olduğu söylenebilir. Devrim sonrası ABD’ye kaçan göçmenler kendi kültürlerini de ABD topraklarına getiriyorlardı. Kaynaklara göre Meksikalılar ülkeye gelmeden ABD’de kenevir sadece tıbbi alanlarda kullanılıyor. Fakat medyanın ırkçı tutumundan dolayı “rahatsız edici Meksikalı göçmenlerin” kültürü kabul görülmedi ve muhafazakar basın organlarında Meksikalıları kötülemek için kültürlerindeki keneviri 1937’de çıkan Marihuana Vergi Yasası ile marihuana satışı ve kullanımı tamamen yasaklandı.
Daha sonraları ABD’de de bilimsel çalışmalar adına konu kenevir olunca sıkıntılı bir süreç başladı.
Tıbbi çalışmalar için artan kenevir araştırmaları
Federal hükûmetin keneviri hâlâ tıbbi kullanımı olmayan bir uyuşturucu olarak sınıflandırması sebebiyle, bilim insanları araştırmalarda kullanılmak üzere NIDA’dan kenevir edinmek için vakit alan bir süreçle karşılaşıyorlardı. Klinik araştırma gerçekleştirenler ayrıca Gıda ve İlaç Kurumu’ndan onay almak zorunda kalınıyordu. Bu da bilim insanları için baya büyük bir süreç ve sıkıntı demek oluyordu.
Şu an; Uygun görülmüş tıbbi kenevir tüketicileri, kenevirin ülkenin birçok yerinde dispanserlerden satın alabiliyorken keyfi kenevir kullanımına birkaç eyalette izin veriliyor. Fakat araştırmacılar yalnızca Mississippi Üniversitesi’nin çiftliğinde yetiştirilen birkaç tür ile sınırlı.
Bununla birlikte yayınlanan haberlere göre son günlerde ABD’de yeni gelişmeler oluyor. Ülkede onaylı kenevir yetiştiricileri hızla arttırılmaya başladı.
Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi bu değişikliğin bilim insanlarının yüksek talebi ve kenevir araştırmalarını teşvik etmek arzusu ile gerçekleştiğini ifade ediyor. NIDA yöneticisi Nora Volkow bir açıklamasında, “Fazladan yetiştirici ‘araştırmanın ihtiyaçlarını karşılayan fazladan çeşitliği sağlayabilmek’ anlamına geliyor” ifadelerini kullanıyor.
Kısacası ABD şu an yeni bir yasayla keneviri tıbbi çalışmalar çerçevesinde yasallaştırıyor ve devlet kontrollü kenevir üretimi için yetiştiricilerden başvurular bekliyor. Ancak bu haberden sonra kişisel olarak kullanmanın da yolunu açabileceğini düşünenler varsa hayal kırıklığına uğrayabilir çünkü 11 Ağustos’ta DEA kenevirin tehlikeli bir madde olduğuna yönelik sınıflandırmasını yeniden teyit ederek keneviri LSD, meth ve eroin gibi diğer uyuşturucularla birlikte aynı kategoride değerlendirdi. Yani kenevir sadece tıp için kullanılacak.
Peki kenevirin şifa olduğu ya da tedavi ettiği başka hastalıklar var mı?
Şöyle bir bilgiyle konuya girelim:
“Marihuana’daki THC yeme bozuklukları, AIDS, bazı kanser türlerinin kemoterapi veya radyoterapi seansları süresince ve bazı nörolojik hastalıkların tedavisinde veya tedavisine destek olarak bazı doktorlarca tavsiye ediliyor.”
Bazı kanser türlerine iyi geldiği söylenilen keneviri belki de çok abartılı görünse de kenevirin gerçekten de kanseri tedavisinde olumlu etkileri birçok kez kanıtlandı.
Pankreas kanseri
Sabah’ın internet sitesinde yer alan Nisan 2016 tarihli bir haberde Pankreas kanseri bir hastanın, hastalığının son aşamasında kenevirle kurtulduğunu yazıyor. Daha önce bilim insanlarının farelerde ve insan dokularıyla üzerinde çalıştıkları kanseri kenevirle yendikleri belirtiliyor.
“ABD’deki Ulusal Kanser Enstitüsü geçtiğimiz yıl, fareler üzerinde yapılan bir bilimsel çalışma sonucu kenevirin sağlıklı hücreleri koruyarak kanser hücrelerini öldürdüğünün belirlendiğini açıklıyor. Kenevirin pankreas kanseri üzerindeki etkisi İspanyol araştırmacıların 2006’da yaptığı bir araştırmayla ortaya atılmıştı. Madrid Complutense Üniversitesi’nden bilim insanlarının iki hayvan modeli üzerinde gerçekleştirdiği çalışmada kenevirin pankreas kanserinde tümör hücrelerini küçülttüğünü ortaya çıkarıyor”
Buna kanıt olarak aynı haberde ABD’nin Las Vegas şehrinden Wallace Rose isimli bir adamın pankreas kanserinin son aşamasında olmasına rağmen klinik bir deney sonucu 7 ay sonra kanserden tamamen kurtulduğunu ileri sürüyordu. Hasta kemoterapi ve ağır tedavilerle değil de kenevir sayesinde hayatının kurtulduğunu söylüyordu.
Lösemili Landon Riddle kenevir sayesinde hayata dönüyor
Henüz 3 yaşında olan ve kendisine lösemi tanısı koyulan Landon Riddle kenevir sayesinde kanseri yenerek ailesine ve hayatına kavuştu. Tüm göğsü nefes almasını engelleyen lösemi kaynaklı kitlelerle dolan Landon, kemoterapiye başlamıştı ancak durum hiç de iç açıcı değildi. Bunun üzerine Landon’ın babaannesi son çare olarak kenevir yağını önerdi ve aile kenevirin yasal olduğu Colorado’ya giderek kenevir yağı tedavisine başladı. Sonuç olumluydu. Kenevir kanseri alt ettti ve Landon’u hayata geri döndürdü.
Annesi blogunda tedaviyi ve görüşlerini şöyle anlatıyor:
“Kenevirin Landon’a gülümsemesini yeniden kazandırmasıyla kalplerimiz neşeyle dolmuştu. Landon’ın durumu gittikçe düzeliyordu. Bu bir mucizenin gerçekleşmesi gibiydi. Landon tekrar gülümsüyor ve yemek yiyebiliyordu.
Dünyadaki herhangi birinin kenevir yerine diğer ilaçları kullanmaya zorlanması korkunç bir durum. Kalbim kenevir yasağından etkilenen sayısız aileyle birlikte Adam Koessler ve Rumor Rose için atıyor. Hayatınızın dövüşü için hazır olun. Hasta bir çocuğa sahip olmak kendi içinde bir savaş, ama bu seçimi yapmak yeni kocaman bir dünya. Kalın bir deriye, güçlü önseziye ve sağlam bir takıma ihtiyacınız olacak. İyiden çok kötü etkilere sahip ilaçlarla vaktinizi harcamayın. Eğer midenizde yanlış hissettiriyorsa, muhtemelen yanlıştır.”
Tıbbi olarak faydasının kanıtlandığı kenevirin tek yararı tıp alanında değil
Indigo dergisinde yer alan yazıya göre;
1. Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir.
2. Yine bir dönümlük kenevirden, 4 dönüm ağaça eş kağıt üretilebilir.
3. Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebilir.
4. Kenevir 4 ayda yetişir, bir ağaç ise 20-50 yılda…
5. Kenevir, gerçek bir radyasyon temizleyicidir.
6. Kenevir dünyanın her yerinde yetiştirilebilir ve çok az suya ihtiyaç duyar. Ayrıca kendisini böceklerden koruyabildiği için tarım ilacına da ihtiyaç duymaz.
7. Kenevir ile yapılan tekstil ürünleri yaygınlaşırsa, tarım ilacı sektörü tamamen ortadan kalkabilir.
8. İlk kot pantolon, kenevirden yapılmıştır; hatta “kanvas” kelimesi kenevir ürünlerine verilen isimdir.
Kenevir ayrıca ip, halat, çanta, ayakkabı, şapka yapımı için de ideal bir bitkidir.
9. Kenevir, AİDS ve kanser tedavisinde kemoterapi ve radyasyon etkisini azaltma; romatizma, kalp, sara, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta kullanılmaktadır.
10. Kenevir tohumunun protein değeri çok yüksektir ve içindeki iki yağ asidi de doğada başka hiçbir yerde bulunmamaktadır.
11. Kenevirin üretimi soyadan bile daha ucuzdur.
12. Kenevirle beslenen hayvanlar, hormon takviyesine ihtiyaç duymaz.
13. Plastik ürünlerin tamamı, kenevirden üretilebilir ve kenevir plastiğinin doğaya dönüşmesi oldukça kolaydır.
14. Bir arabanın gövdesi kenevirden yapılırsa, dayanıklılığı çelikten tam 10 kat fazla olur.
15. Binaların yalıtımı için de kullanılabilir; dayanıklı, ucuz ve esnektir.
16. Kenevirle yapılan sabunlar ve kozmetik ürünler, suyu kirletmez; yani tamamen doğa dostudur.
Sayısız faydası olan kenevir, bir zamanlar dünyanın en önemli üretim bitkilerinden biriydi ama bugün, üretimi yasak.
Hatta Amerika’da 18. yüzyılda üretimi zorunluydu ve üretmeyen çiftçiler hapse atılıyordu. Ancak durum şimdi tam tersi.
Nedenini ise, şu bilgiler ışığında anlamak hiç de zor değil:
-W. R. Hearst, 1900’lü yıllarda Amerika’da gazete, dergilerin ve medyanın sahibiydi. Ormanları vardı ve kağıt üretiyordu. Eğer kenevirden kağıt yapılırsa, milyonlarını kaybedebilirdi.
-Rockefeller, dünyanın en zengin adamıydı. Petrol şirketi vardı. Bio yakıt olan kenevir yağı da, elbette onun en büyük düşmanıydı.
-Mellon, Dupont şirketinin ana hissedarıydı ve petrol ürünlerinden plastik üretmek için patente sahipti. Ve kenevir endüstrisi, onun pazarını tehdit ediyordu.
-Sonra ise, Mellon ABD Başkanı Hoover’in hazine bakanı oldu. Bu bahsettiğimiz büyük isimler yaptıkları toplantılarda, kenevirin bir düşman olduğuna karar verdiler. Ve onu ortadan kaldırdılar. Medya aracılığıyla, marihuana sözcüğüyle birlikte keneviri, insanların beynine, zehirli bir uyuşturucu olarak kazıdılar. Kenevir ilaçları piyasadan çekildi, bunun yerini bugün kullanılan kimnyasal ilaçlar aldı. Kağıt üretimi için, ormanlar katledildi. Tarım ilaçları ile zehirlenme ve kanser arttı. derken dünyamızı plastik çöplerle, zararlı atıklarla donattık…
Veee insan, kendini tüketmenin bir yolunu hep bulmuştur…
Unutmadan ekleyelim; Yıl 1914 I.Dünya savaşı yılları ve Amerikan doları üzerinde “Kenevir” tarımı yapan çiftçiler… !!
Kaynaklar: dilek üğüden, gaiadergi.com [1], [2], sabah.com.tr, trend.mynet.com [1], [2], indigodergisi.com

21 Kasım 2018 - 13:57
Aklıma “Devrim Arabaları” filmini getirdi.
Emeğin için teşekkürler.
Bilmediğimiz ne çok şey var ve bu bilgiler hep ayrı ayrı yerlerdeydi, toparlamak için çok araştırmak gerekir.
“Kenevir tam 8 kez kağıda dönüştürülebilirken, ağaç 3 kez kağıda dönüştürebilir.” şimdiye kadar bilmediğim ve öğrenince çok mutlu olduğum bu özellik bile keneviri sevmem için yeterliyken, kanser ve diğer konularda verdiğin bilgiler yeni pencereler açtı zihnimde.
21 Kasım 2018 - 17:27
İzmir’in bir Tire İlçesi vardır. Orada doğdum büyüdüm. Biz büyürken Tire’nin el sanatlarından biri dokumacılıktı. Birisi dokuma diğeri urgancılık idi. sicim, ip ,urgan Tire’nin yokuş semtlerindeki evlerin avlularında kurulmuş tezgahlarda kendir liflerinden yapılırdı.
Çiftçiler geniş arazilerinde kendir yetiştirirler, hangi aşamalardan geçtikten sonradır pek bilmem galiba kendir demetleri Menderes Nehri sukarına yatırılır, sonra kuruturulurmuş. Kurutulmuş demetler uygun yerlerde kendilerine gündelik ödenen kadınlar tarafından soyularak lifler ve kendir ayrılır, l,fler mahlıç adı ile demetlenir, mahlaç/ mahliç pazarında urgancılara pazarlanır, kendirler ise yakıt olarak kullanılırdı. Kendir tohumu kavrulur yenirdi. Bu tohum şimdi de yaşadığımız büyük şehirlerde kavrulmuş olarak kavurga adıyla satılabilen bir çerez olarak bulunabiliyor. Biz büyürken, çocuk büyük herkesin çok severek tükettiği bir başka çerez de karpuz çekirdeklerinin yıkanıp tuzlanıp kurutulduktan sonra kahve tavalarında kavrulmasıyla yapılan çerezdi. Evimize yakın olup o zaman depo olarak kiralanan Eskiyeni Hamam’ın avlularında kendir soyan kadınları izlemek çok zevkli olurdu.Bildiğimiz pırasayı daha ince düşünün boyu da en az 1.5 m. olsun, işte böyle lifli bir sopa kadınlar sopayı sol ellerine alıyorlar, sopa kucaklarında, sağ el ile başını koparıp sağa atıyorlar, sonra sağ elle kendirin lifini bütün olarak kendirin giderek incelen sonuna soyuyorlar, sol elde ince ucundan tutulan sopa soyulmuş olarak sola bırakılıyor. Öyle zevkliydi ki tıpkı bağ bozumunda evde torba içindeki üzümleri çiğneyen F. Teyzenin aynına sokulduğum gibi kendir soymayı da kimbilir kaç kez denemiş olabilirim. Ayrıcalığım vardı, bire iki deneme yapmama izin verirlerdi. Bu kadar anlattıktan sonra şimdi ben hâlâ bir zamanlar Tire’nin geçim kaynağı olmuş kendir mariuhana elde edilen Hint Keneviri mi imiş bilmediğim gibi kendire bunu asla konduramıyorum. Kenevir mutlaka başka bir tür olmalı bilmiyorum. Bir de derlerki: Fatih’in gemileriTire’den giden halatlarla çekilmiş.
21 Kasım 2018 - 20:31
Semra Hanım, okumaya değer bulduğunuz ve bilmediğimiz ama anlatımınız ile yaşattığınız, bize hazine sandığınızdan sunduklarınız için çok teşekkür ederiz.
22 Kasım 2018 - 12:17
Rica ederim ilginiz için ben teşekkür ederim.
Bizim kendir ile Hint Keneviri benzer mi, ayni mi, bütünüyle farklı mı hâlâ bilmiyorumi ama,Erica Jong’dan Türkler ve Patlıcan’la ilgili bir şiir görmüş, Türkçeleştirmiştim.Patlıcan tohumlarına yaklaşımı konuya uygun düştüğünden URL kopyalıyorum:
file:///C:/Users/asus/Downloads/Bir%20D%FCğ%FCn%20İ%E7in%20Patlıcan%20G%FCzellemesi%20(1).txt
21 Kasım 2018 - 19:42
Her zaman insanlığa faydalı olan ne varsa birilerinin menfaatine ters düştüğü ve kaybettirdigi için anlamamıza yapılan kampanyalarla etkisiz hale getirilmiş ve getirilmeye devam etmekte Hep birileri daha çok kazansın diye insanlar çaresizliğe surukleniyorlar.sagliksiz gıdalar,hava ve tüm olumsuz koşullar neticesi insanlari önce hasta Edip sonra tedavisi bulundu diye ilaç pazarliyorlar.hasta eden de kendileri iyi eden yada ölüme terk eden. Ve ne acıdır ki bunun önüne geçmek için kimse kılını bile kipirdatmiyor birgün sıranın onlara da gelebileceğini hesabını yapmadan.
21 Kasım 2018 - 20:33
Avcının ava, avın avcıya dönüştüğü gün, gün geceye, gece güne karıştığı zaman, ne borç kalır ne de alacak…
23 Kasım 2018 - 19:20
Bir Düğün için Patlıcan Güzellemesi
Grace & David Griffin’e
“Siz, genelde her gün bir patlıcan yemeği yersiniz.” dedi.
“Bir Türk erkeği, en az yüz farklı patlıcan yemeği pişirmeyi bilmeyen bir kadınla evlenmez.”
Arkaleog Iris Love,Türkiye’deki kazıdan Türk Mutfağını anlatıyor.
Newyork Times, 4 Şubat, 1971
I
Türkiye’de patlıcan hakkında
yüzden fazla Şiir vardır.
Hepsini size sunmak isterdim.
Eğer siz her çekirdeği oyup çıkarsaydınız
yazdıklarımı, Arapça bir kitabı okur gibi
Tersinden okuyabilirdiniz.
Bakın.
2
Patlıcanın Acısı
Ah patlıcan, vah patlıcan,
yumurta biçimi
ve yeni doğmuş yumurta kadar parlak
melankolik bir meyvesin sen.
Solanum Melangena.
Patlıcandan sonra
Her hayvan acılıdır.
3
(Bizans’ın Patlıcan Masalı)
Zamanlardan bir zaman,
Türkiye sahilinde
Patlıcanı 99 ayrı türde pişirebilen
bir kadın yaşardı.
O, patlıcanları bir kağıt kadar ince dilimleyebilir,
Üzerine şiir yazabilir, una bulayıp kızartabilirdi.
Fırında pişirebilirdi.
Kavurmasını yapabilirdi.
Hatta, patlıcan tohumlarını muz kokulu-
muz tadında sigara kağıdına sarabilir
ve eşini uçurabilirdi.
Ama koca memnun olmazdı.
Adam, kadının babasına gitti,
aldatıldığını söyledi,
verdiği başlığı geri istedi.
İki keçi, on iki tavuk
ve zararına karşılık bir deve.
Kadın, ağladı, ağladı, ağladı.
Babası küplere bindi.
Ertesi gün kadın bir Patlıcan doğurdu.
Bebek patlıcan erken doğmuştu,
Premature & yeşildi
ve kadın günlerce kuluçkada oturmak zorunda kaldı.
sonunda patlıcan olgunlaşınca, kadın feryad etti:
“İşte benim yüzüncü patlıcan yemeği tarifim!
umarım artık tatmin olmuşsundur!”
(Allah’a şükürler olsun ki, patlıcan bir oğlandı.)
4
Aşk & Patlıcan
Türkiye’nin sıcak sahilinde Miss Love patlıcan yer.
“en az günde bir defa.”
Patlıcan yemek nasıl da yakışırdı aşka
o en afrodizyak meyve.
Küçük Asya’nın döl yatağının
Koyu mor İstanbul gecelerinin
ve İsa’nın Bizans gözlerinin
yumurtaları anımsatan meyvesi.
bizi antikitenin çiçek ve meyve dizilerinden ayıran
frizlerin kenar süslemelerindeki
yumurta ve ok dizilerini hatırlarım
aşkların kaybolmuş parşömen tomarlarını tararım
yumurta ve dil dizilerini hatırlarım.
British Museum’un
altındaki labirentde
kumların altında gizlenmiş
Afrodit’in çok eski yüzlerini hatırlarım
sonunda Miss Love tarafından bulunacaklardır
tam burada
Great Russel Meydani yanında.
Patlıcanın yüzlerce şiirini düşünürüm,
ve patlıcan yüzünden aşık olmuş arkadaşlarımı
onlar bir patlıcanı birlikte yarmış
ve onun tohumlarında birlikte yüzmüş
ve içindeki tohumlara birlikte tutunmuş
ve aşkın koyu mor kayığında sallanarak
uykuya birlikte dalmışlardı.
Erica Jong
Selected Poems II
“The Eggplant Epithalamion”
İngilizce’den Çeviren: F. Mefküre Toprak
Ankara, 6 Şubat, 2017
Fazla uzun oldu biliyorum, aslında bu yazıyı Kenevir konusunun altında paylaşmak istemiştim başaramadım.
İsteğimin nedeni şirin konusu. Erica Jong,Türkiye’nin güneyinde kazı yapmış olan Bayan Love’ın Türkler ve patlıcan hakkındaki düşüncelerini yazmış. Meğer biz Turk Kadınları patlıcan tohumlarından yataştırıcı sigara sararmışız. Nasıl kenevirle ilgili değil mi?
Burçak’cığım bunu yerleştirmeyi sana bırakıyorum, ben bu kadarını zorlukla yapabildim.