
Amerika yerlilerine kızılderililer adı verilir. Bunun sebebi derilerinin kırmızımsı olmasıdır. Kızılderililer çeşitli kabileler halinde yaşarlardı. Bu kabilelerin yaşayışları, gelenekleri dilleri birbirinden farklıydı. Kızılderililerin başlıca geçim kaynağı , bizon avıydı. Bizonun etini yerler, derisinden elbise ve çadır yaparlardı. Beyazların Amerika’yı istilasından sonra kızılderililerin yaşam şartları çok kötüleşti. Beyazlar kızılderililere çok kötü davrandılar, beyazlar kızılderililerin topraklarını ellerinden aldılar, bizonlarını öldürdüler, onları verimsiz topraklara sürdüler ve büyük bir kısmını öldürdüler.Kızılderili’ler hakkında öğrenilecek ilk şeylerden biri, pek çok türleri olduğudur. Bir Kızılderiliyi ilk olarak tepee’si içinde yaşayan, makosenlerinden alın bantlarına kadar boncuklarla parıldayan, tüylerden yapılmış güzel başlığını takan, örgülü uzun siyah saçlarıyla tomohawk’ı, davulu, tam-tam’ı, bıçağı ve hepsinden önemlisi, gösterişli bir şekilde süslenmiş, kol kadar uzun gövdesi olan kırmızı taştan piposuyla düşünürüz.1541’de atlı İspanyollar Büyük Ovalar’a vardıklarında Kızılderililer’in kullandığı yegane yük hayvanı köpeklerdi. Kaçan İspanyol atlarının Kızılderililer tarafından kullanılmasıyla birlikte eşsiz bir kültür doğmaya başladı. Göçebeliği yaşam biçimi haline getiren, özellikle Büyük Ovalar’da ve batısında yaşayan Sioux, Cheyenne, Arapaho, Apache ve diğer kabileler için at gerek yaşam biçimini destekleyen hatta oluşumuna katkıda bulunan son derece önemli bir araç, gerekse statü ve zenginlik göstergesiydi.
Kızılderili dilleri

Cherokee halkından Sequoya’nın 1809’da geliştirdiği alfabe bilinen tek Kızılderili alfabesidir ve yazılı geleneği olmayan bir dil için dünya tarihinde eşi görülmeyen bir örnektir. Avrupalılar’ın gelmesinden önce kuzey Amerika’da konuşulan Kızılderili dilleri 300’den fazlaydı. Bu dillerin en az yarısı belgelenmeden ortadan kalktı ve geri kalanlarda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. şu anda en çok konuşulan diller arasında Navajo (100.000), Creec (70.000), Ojibwa (50.000) ve Sioux (20.000) bulunuyor. Özellikle ticareti kolaylaştırmak amaçlı ortak jargonlar gelişmişse de Kızılderili dilleri bir genelleme yapılamayacak kadar farklı yapılara sahiptir. Sanılanın aksine aynı bölgedeki Kızılderililer bile aralarında anlaşamazdı. Buna karşılık Kuzey Amerika’da birçok yer hala Kızılderili adı taşıyor. Minnesota, oklahoma, Chicago gibi…
Kızılderililerin yaşam biçimi

Özellikle Büyük Ovalar’daki avcı göçebe halkların vazgeçilmez barınağı ise çadırdır (tipi). Bir tipi son derece iyi organize edilmiş bir mekana ve strüktüre sahiptir, kısa sürede oluşturulabilir ve kullanılan malzemeler çok işlevlidir. Örneğin çadır kazıkları yolculuk sırasında yük veya yolcu taşıma amaçlı kullanılabilir.
Kabilede kızılderili kadınının yeri

Kadınlar Cherokee ve Iraquois halklarında aktif olarak yönetim görevi alır. Kızılderili kadını topluluk içinde üstlendiği görev ne olursa olsun bu görevi yerine getirme başarısına paralel olarak onurlandırılır ve mutlak saygı görür.
Kızılderililer’in geleneksel silahları arasında ilk sırayı ok ve yay alır. Deneyimli bir atıcı dakikada altı tane olmak üzere arka arkaya oldukça isabetli 20 ok atabilirdi. Bu silah Amerikan ordusunun kullandığı Springfield tüfeklerinden daha hızlı olmakla birlikte genel olarak etkisi daha düşüktü. Özellikle at üzerinde yapılan dövüşlerde tercih edilen mızraklar aynı zamanda törensel havası olan silahlardır. Yakın dövüş silahları arasında ise savaş baltası tomahawk ve çeşitli biçimdeki bıçaklar öne çıkar.
Kızılderililer: Vahşice Katledilip Vahşi İlan Edildiler
Herşey 1492′de Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfiyle başladı. Tanrı adına diye çıkılan yol, ne acı ki bir ulusun yok edilmesine kadar gidiyordu. Evet Kızılderililer, Kolomb’un günlüğünde söylediklerinin tersine kovboy filmlerinde, insan öldüren, kafa derisi yüzen çocukluğumuzun “vahşi” Kızılderiler’i.
Tarih bir kurmacadır belkide bu kurmacanın en somut örneği de Kızılderilerin başına gelenlerdir. Bu kadar kadersiz bir ulusa dünya tarihinde pek rastlanmasa gerek.
Hem toprakları ellerinden zorla alınsın, hem yaşama biçimleri ve inançları zorla değiştirilsin ve bütün bunlara başkaldırmaya çalıştığında da “vahşi” denilerek yokedilsin.
Güneşe, aya övgüler düzen, toprağı, ağacı, kuşu dinleyen, dünyayı onlarla birlikte algılayan Kızılderililer mi vahşiydi yoksa bir avuç toprak uğruna bir ulusu dahi yoketmeyi göze alan Beyaz Adam mı?
Onlar doğanın vahşi olduğunu ilk kez beyaz adamdan duydular ve ondan sonra onlar da “vahşi”liğin içinde kaldılar. Önce yüzlerine dostça gülen, ardından bir takım belgeler imzalatıp toprakların bir bölümüne yerleşen ve daha sonra onları topraklarından kovalayan beyaz adamlardan birşey anlamadılar. “Verdikleri sözün sadece birini tuttu çatal dilli soluk yüzlüler; topraklarınızı alacağız dediler ve aldılar”.
Dağların, dağlardaki vadilerin insanlarıydı onlar ama çöllere hapsedildiler. Topraklarını bırakıp beyaz adamın belirlediği çorak topraklarda yaşamaya zorlandılar. Ve beyaz adamın acımasızlığına, vahşiliğine daha fazla karşı koyamadılar ve boyun eğdiler.
Ve son Kızılderili lideri Gerenimo da teslim olduğunda yüzlerce Kızılderili ulusu, yüzlerce dil, yüzlerce kültür yeryüzünden silinmiş binlerce yıllık birikim, bilgelik yok edilmişti.
Şimdi onlardan geriye kalanlar kendilerine ayrılan çorak topraklarda kendi kültürlerini koruyarak yaşamaya çalışıyorlar ancak beyaz adamın hala gözü doymuş değil. Zorbalığını ve vahşiliğini asimilasyon politikasıyla devam ettiriyor. Çağdaşlaştırma kisvesi altında bir ulusun kültürü tamamiyle yok edilmeye çalışılıyor. Tıpkı globalleşme, küreselleşme adı altında dünyanın diğer ülkelerine yapılmaya çalışıldığı gibi.
Ne tezattır ki beyaz adam ürettiği ürünlere yokettiği insanların isimlerini vermekten de geri kalmıyor. Tıpkı arabasına Cherokee, ayakkabısına Nike, Helikopterine Apache ismini verdiği gibi. İnsanın Kızılderililer’e saygılarını ya da özürlerini ifade etmek için böyle birşey yaptıklarını düşünesi geliyor ama.
“Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.”
Kolomb’un günlüğünden…
“Onlara kılıçlarımızı gösterdik. Keskin demir silahları ilk kez gördükleri belli. Kesmenin ne demek olduğunu bilmediklerinden, bazıları kılıçların keskin tarafını tutunca ellerini kestiler. … Bu insanlar ne herhangi bir mezhebe bağlılar ne de puta tapıyorlar. Kötülüğü tanımıyorlar, birbirlerini öldürmüyorlar. Hiç silahları yok… Son derece sade, dürüst eli açık insanlar. Herhangi birinden sahip olduğu herhangi bir şey istenince hemen veriyorlar. Kötülüğün ne olduğunu hiç bilmiyorlar, çalmıyorlar öldürmüyorlar. Dünyada onlar kadar tatlı dilli insanlar yoktur. Her zaman gülüyorlar…”
OTURAN BOĞA
Oturan Boğa (Tatanka Yotanka , Tatanka Latince’de bizon anlamına gelmekte.) ünlü Kızılderili lideri. Gençliğinden itibaren beyazların yerli halklar üzerindeki baskısını izleyen Oturan Boğa savaşçı ve lider olarak büyük ün yapmıştı. Beyazlarla anlaşma yapmaya sonuna kadar karşı çıktı. 1876′daki Little Bighorn Savaşı’nın önderlerinden biriydi.
Savaştan sonra halkıyla birlikte Kanada’ya göç etti. Ancak buradaki koşulların zorluğu ve ABD hükümetinin baskısı sonucunda dönüp rezervasyona yerleşmek zorunda kaldı. Oturan Boğa, rezervasyon yaşamı sırasında da halkı arasında büyük bir otoriteye ve saygınlığa sahipti.
Bir dönem Buffalo Bill’in Vahşi Batı gösterisine katılarak, ABD’yi dolaştı ve Kızılderililere yapılan haksızlıklara dikkat çekmeye çalıştı. Kızılderililer arasındaki otoritesi kırılamadığı için, 1890 yılında Hayalet Dansı bahanesiyle rezervasyon polislerince öldürüldü.
APAÇİLER
Apaçi adı bir Zuni kelimesi olan apachu’dan gelmektedir ve anlamı “düşman” dır. Kendi aralarındaki adları N’de ya da Dineh’tir, insanlar anlamına gelir. 1500!li yılların başlarında Athapascan halkından bir grup, anavatanları olan batı Kanada’yı terkederek şimdi Arizona, New Mexico ve dört köşe bölgesi olarak bilinen yerlere indiler. Buralarda Lipan, Jicarilla (İspanyolca’da derin içecek kaplarına istinaden söylenmiş bir kelimedir ve anlamı “küçük sepet”tir), Chiricahua, Tonto, Mescalero ve Beyaz Dağ Apaçileri olarak küçük kabile ve gruplara ayrıldılar.
Apaçiler göçebe insanlardı ve konik biçimde yapılmış, dört ayakla tepeye desteklenen çadırlarda (wicki-up) yaşarlardı. Avlanır ve yabani bitkiler toplarlardı; çok sonraları mısır ve kabak da ekmeye başladılar. Genellikle geyik derisi elbiseler giyerler, saçlarını uzatır ve açık bırakırlar, başlarına bir bant takarlardı. Erkekler de uzun, uçuşan edep yerlerini örten kalça etrafıyla bacak arsına sarılan örtü giyerlerdi. Yumuşak, hassas deri çarıkları kayalık, dikenli ve engebeli arazilerde çok önemliydi, çünkü binicilikten önce inanılmaz uzun mesafelerde iyi koşuculardı (buna rağmen atı ehlileştirmeyi kısa sürede öğrenmiş ve mükemmel biner hale gelmişlerdi). Temel silahları yaydı ve ateşli silahları aldıktan sonra bile uzun süre bunu kullandılar.
Apaçi kadınları özellikle gösterişili sepetler örerlerdi, bazıları lifleri arasından bir iğnenin bile geçemeyeceği kadar sıkı dokunurdu. Bebeklerini sırtlarında taşırlardı. Kadınlar aile yaşamında önemli rol oynarlardı; tüm ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilir, gerektiğinde büyücü hekimlik yapabilirlerdi.
Lipan Apaçileri, önceleri beyazlarla barış içindeydiler. 16. yüzyılda onlarla savaşmaya başladılar. Haşin göçebe istilacılar olarak Lipanlar batı Teksas ve Rio Grande’nin doğusunda kalan New Mexico’nun büyük bölümünü ele geçirmiş ve özellikle Meksika’da madenci veya göçmen haline gelmişlerdir. Cochise, Mangus Colorado ve Goyathlay, Esneyen Adam (gerenimo olarak tanınır) gibi ünlü şefleri vardı. Apaçilerin beyazlara yaptıkları saldırılar planlı değildi, bu kabilelerin çoğu beyaz Amerikalı ve Meksikalı’ların hilelerine, anlaşmaları bozmalarına ve katliamlarına kurban gitmişlerdir. 1880′lere kadar yine de boyun eğmemişlerdir.
Şimdilerde sayıları ancak 1500-2000 civarında olan Jicarillalar, New Mexico’nun kuzeyindeki yüksek dağlarda yaşamaktadırlar. White Mountain (Beyaz Dağ) Apaçileri Arizona’da ve New Mexico’da yaşarlar. 1905′de sadece 25 Lipan Apaçisi kurtulabilmişti ve bunlar Mescalero Apaçi Rezervasyonu’na yerleştirildiler.
KARAAYAK (Blackfoot)
Karaayaklar Algonquian kabilelerine bağlı üç gruptur; Siksikalar ya da Karaayaklar, Bloodlar ve Pieganlar. Siksikalar karaayaklı insanlar anlamına gelmektedir ve bir zamanlar siyah deri çarıklar giymiş olabilirler. Bloodlar ise muhtemelen isimlerini yüzlerine sürdükleri vermilyon(kırmızının bir tonu) rengi boyalardan almışlardır. Piegan’ın anlamı ise az ya da kötü giysi giymiş insanlardır.
Bu kabileler Kanada’dan yola çıkıp Kootenay ve Shoshoni’yi geçerek Montana’ya inmişlerdir. Kunduz aramak için av sahalarına giren tüm beyazları öldürdüklerinden, beyazlar ve kürk avcıları onlardan çok korkarlardı. Bizon sahasının kuzey sınrında yaşamalarına rağmen, Karaayaklar da diğer ova Kızılderilileri gibi çadırlarda yaşamış ve bizon avlamışlardır.
Pieagan’ların en temel törenleri güneş dansı ve savaşçı toplulukları tarafından düzenlenen Tüm Dostlar festivaliydi.
CHEYENNELER
Cheyenne adının anlamı Fransızca chien, “köpek” kelimesinden gelmektedir. Bunun nedeni ise köpek yeme ayinleridir. Cheyenne’ler kendilerini Tis-Tsis-Tas (insanlar) adıyla çağırırlar. İki ya da üç asır kadar önce Büyük Göller Bölgesi’nden büyük çayırlıklara gelen bir Algonquian kabilesidir. Çadırlarda yaşayan bizon avcıları, usta biniciler ve cesur savaşçılardı. Batıdaki Sioux kabileleriyle çok yakındılar ve Küçük Boynuz’da Custer’a karşı birlikte savaştılar.
Son savaşlardan sonra Kör Bıçak ve Küçük Kurt komutasındaki bir grup, eski av toprakları olan Montana’daki Topal GeyikRezervasyonu’na doğru efsanevi bir yürüyüş yaptı. Diğer bir grup olan güneyli Cheyenne’ler ise Oklahomada kaldılar.
CHEROKEELER
Cherokee adı büyük olasılıkla bir Choktaw kelimesi olan ve Mağara İnsanları anlamına gelen chiluk-ki’den gelmektedir. Cherokee’ler 1876′daki Kızılderili Bürosu’nun raporlarına göre “en uygar” beş kabileden biridir. Bu kabileler Birleşik Devletler’i örnek alan anayasal hükümetlere ve komün fonlarına sahiptirler. Ayrıca beyaz komşularının yöntemlerine benzer biçimde çiftçilik yapmaktadırlar.
En zengin ve bereketli topraklar Cherokee’lerindi. Andrew Jackson ve Van Buren’in Kızılderililer’i temizleme politikası doğrultusunda General Winfield Scott tarafından yönetilen birlikler, beyazların bu topraklara yerleşebilmeleri için Kızılderililer’i sürdüler. Missisipi’nin batısındaki sözde Kızılderili Bölgesi’ne sürülmeleri sırasında üçte biri telef olan Kızılderililer, bunu Gözyaşı Sürgünü olarak anarlar.
Hayatta kalmayı başaran az sayıda Cherokee’nin büyük çoğunluğu bugün Oklahoma’da yaşamaktadırlar. Kuzey Carolina’daki Cherokee Rezervasyonu’nda yaşayan Cherokee’lerin sayısı 7000′e yükselmiştir.
NAVOJOLAR
Navajolar, 1300′lü yıllarda kuzeybatı Kanada’dan güneybatıya inen bir Athapascan kabilesidir. Kendilerine Dineh, yani İnsan derler. Haşin, deri yüzücü, göçmen istilacılar olarak, güneybatıdaki çiftçi kabilelerin korkulu rüyasıydılar. Pueblo’lar onlara “düşman yabancılar” anlamına gelen apachu derlerdi. Bundan Tewa ve İspanyolca karışım olan “Apaches de Nabahu” adı türemiş ve zaman içinde Navajo halini almıştır.
Navajolar Pueblo komşularından gördükleri maskeli dans, sepetçilik ve seramikçilik gibi birçok kültürel uygulamayı benimsemişlerdir. Pueblolar’dan dokumayı, İspanyollar’dan da gümüş işini öğrenmişlerdir. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarında mücevhercilik ve dokumacılığa başlamışlardır. Basit şef battaniyeleri bugün ünlü Navajo dokumalarına dönüşmüştür.
130.000′lik nüfusuyla Navajolar Birleşmiş Milletler’deki en kalabalık kabiledir. Rezervasyonları Gallup’dan Büyük Kanyon’a kadar New Mexico ve Arizona üzerinde 200 millik bir alana yayılır. Bu alan içinde Heykel Vadisi, Canyon de Chelly gibi doğa harikaları, kömür ve petrol kaynakları bulunmaktadır. Navajolar oldukça zengin bir kabiledir; tarım ve hayvancılıkta ilerlemişlerdir.
Kadınları hala geleneksel kıyafetlerini giyerler; kadife bluzlar, bilek seviyesine inen etekler ve gümüş ya da turkuvaz gerdanlıklar.
En ünlü kızılderililer
Yıllarca Amerika Kıtası’nın gerçek evsahipleri kızılderililere karşı savaşan ve kısa sürede çoğunu yeryüzünden silen ‘beyaz Amerikalılar’, kaderin bir cilvesiyle dönüp dolaşıp yine kızılderililere ‘hayran’ oldular. ‘Solukbenizli’ ABD’lilerin yere göğe sığdıramadığı Hollywood’un dünyaca ünlü yıldızları arasından bazılarının ataları, gerçek kızılderililer.
En ünlü ‘yerli’ Hollywood yıldızları
Burt Reynolds: Hollywood’un maço yıldızı da dörtte bir kızılderili. Babasının annesi Cherokee kızılderilisi (anne tarafı İtalya’dan göç etti). Filmlerinde 1966 ve 68′de iki kez kızılderili rolü oynadı.
Cher: Gerçek adı Cherilyn Sarikissian Lapierre. Güzel yıldız yarı kızılderili. Annesi Cherokee kızılderilisiydi. Ten rengi, çekik kahverengi gözleri ve kalçası yerli kanının en belirgin özellikleri.
Raquel Welch: Hollywood’un ölümsüz erotizm ilahesi de sekizde bir kızılderili kanı taşıyor. Bolivyalı babasının büyükbabası kızılderiliydi. Welch de 28 yıl önce doğan kızına, en ünlü kızılderili isimlerinden Tahnee’yi koydu.
Tina Turner: Müzik dünyasının efsane yıldızı.Turner da sekizde bir kızılderili. Büyükbabası dörtte üç Navajo, büyükannesi dörtte üç Cherokee dörtte bir zenciydi. Her zaman kızılderili kanıyla gurur duydu.
Avcının ava, avın avcıya dönüştüğü gün, gün geceye, gece güne karıştığı zaman, ne borç kalır ne de alacak…
22 Kasım 2018 - 11:13
Beyaz adamın Kızılderililere yaptığı zulüm yıllar boyu TV lerde izlediğimiz filmlerde konu edildi.Kimi zaman beyaz adam kimi zaman kızılderililer kazandı bu savaşı.Aslinda kaybeden her zaman kızılderililer idi . Bütün öğretileri günümüz sosyal medyasında hayli sıkça yayınlanıyor .yaşam biçimleri barınmadan tutun da beslenmeye kadar aslında ve kadar sağlık ve doğruluk içermekte .her zaman ilgimi ceken bir kültür olmustur
22 Kasım 2018 - 22:17
Serapçım, o yakınlık, o ilgimizi çekmesi belki de genlerimizdendir ??? Araştırmaya, okumaya değer.
22 Kasım 2018 - 20:30
Son buzul çağı bitiminde, Bering köprüsünü kullanarak Asya steplerinden Amerika Kıtası’na geçen göçerlerin Amerikan yerlilerinin kökenini oluşturduğu güçlü bir tezdir. Otak (otağ/yurt), tangra (tengri/tanrı), çapultepek (çapulcu tepesi), ata vb birçok sözcük Türkçe ile ortaktır. Bunun yanında, tuğ, kös, şaman ayinleri de ortak kültürel ögelerdir. Anadolu yörük kilimlerindeki figürler ve anlamları ise bire bir aynıdir.
22 Kasım 2018 - 22:13
Sevgili Tim, bu bağlantı gelecek yazının habercisidir. Teşekkürler.